
Risk faktörleri büyük ve küçük olmak üzere iki başlık altında toplanmaktadır. Düşük kemik yoğunluğu en yaygın risk faktörüdür. Bu nedenle kemik yoğunluğu ölçümü, menopoz yaşı olarak kabul edilen 45-50 yaşlarında bir kez yapılmalıdır. Risk faktörlerini değerlendirdikten sonra, hekim bu ölçümlerin ne sıklıkla tekrarlanacağını belirlemelidir. Genellikle seçimimiz 1 yıldır. Ancak bunu 2 yılda bir tekrarlamak da oldukça yaygındır. Aslında ilk yıl ve sonraki yıllarda elde edilen sonuçlar kaç yıl tekrar edileceğini gösteriyor. Diğer bir risk faktörü yaştır. Biri 50 yaşında, diğeri 80 yaşında olan iki hastada farklı kırık riski vardır. Çünkü yaşla birlikte kemik kalitesi de bozulur. Kalitedeki bozulma, yoğunluktan bağımsız olarak bozulma riskini artırır. Geçmiş bilgilerimizin aksine, kırık riskini değerlendirirken artık sadece kemik yoğunluğuna değil, aynı zamanda mikro mimari yapıya ve kemik kalitesine de bakıyoruz. Önceki kırıklar kırık riskini artırır. Bir hastada vertebra kırığı öyküsü varsa yeni bir vertebra kırığı riskinin 1 yıl içinde 5 kat, kalça kırığı riskinin ise 3 yıl içinde ikiye katlandığını söyleyebiliriz. Anne, kız kardeş veya teyzede kırık öyküsü varsa, yeni bir kırık riski 1 yıl içinde 1.5-2 kat artar.
Osteoporoz için minör risk faktörleri nelerdir?
Cinsiyet, osteoporoz için bir numaralı küçük risk faktörüdür. Çünkü kadınlarda 5 kırığın 4’ü meydana gelmektedir. Beyazların kırılma riski Afrikalı kadınlara göre çok daha yüksektir. Günümüzde genetik özelliklerin kemik yapısını yüzde 70’den yüzde 80’e kadar etkilediğine inanılıyor. Aşırı alkol ve kafein tüketimi, kortikosteroid adı verilen bir grup ilacın uzun süreli kullanımı ve tiroid bezini tedavi etmek için kullanılan ilaçlar da osteoporoz riskini artıran nedenlerdir. Östrojen hormonunun eksikliği de osteoporoz gelişimine neden olur. Erken menopoz veya ameliyat sonucunda ortaya çıkan menopoz, kemik ve yapının yapısal ve üretim dengesini bozar. Bu nedenle, 38 yaşında veya daha önce herhangi bir nedenle menopoza giren kadınlar osteoporoz açısından dikkatle taranmalıdır. Ek olarak, küçük faktörler tiroid hastalığı, şiddetli karaciğer ve böbrek hastalığı ve bazı romatizmal hastalıklardır.
Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Osteoporozun en yaygın semptomu kırıklardır. Osteoporoz hakkında yaygın bir yanılgı, osteoporozun ağrıya neden olabileceğidir. Bir kırık oluşana kadar osteoporoza bağlı ağrı son derece nadirdir. Omurga kırığı sonucu; büyüme kısalır, duruş ve kamburluk ortaya çıkar. Sonuç olarak, kambur kemikler, karın ve göğüs üzerine baskı yapar. Buradaki organlar olumsuz etkilenirken hastanın vücut imajı bozulmaktadır. Bu da psikolojik sorunlara ve osteoporozlu hastanın toplumdan uzak durmasına neden olur.
Osteoporoz nasıl tedavi edilir?
Osteoporoz tedavisinde son yıllarda ilk kez hormon tedavisi akla gelmektedir. Ancak son zamanlarda bu tedavi yöntemini gerçekten önermedik. Hormon tedavisi yalnızca terleme, sıcak basması, uykusuzluk ve sinirlilik gibi diğer güçlü menopozal etkiler için kullanılmalıdır. Ayrıca osteoporoz tedavisinde hormonun yeri yoktur. Osteoporoz tedavisinde reçete; kırıkların önlenmesi, kemik mineral yoğunluğunun korunması ve hatta arttırılması, kırıklar ve kötü duruştan kaynaklanan şikayetlerle mücadele ve günlük aktiviteyi en üst düzeye çıkararak yaşam kalitesini iyileştirme. Bunun yerine, bifosfonatlar içeren preparatlar, stronsiyum gibi elementler, seçici östrojen reseptör modülatörleri, SERM’ler, kalsitonin, paratiroid hormonu ve bitkiden türetilmiş östrojen tercih edilir. Kemiklerin yapı taşları olan kalsiyum ve kalsiyumun emilimini artırmak için tedavinize D vitamini dahil edilmelidir.
Cevap Bırak