Çocuklarda unutkanlığın nedenleri nelerdir?

Çocuklarda unutkanlığın birçok nedeni vardır. Bu sebeplerden bazıları biyolojik, diğerleri psikolojik veya psikiyatriktir. Unutkanlık; Vitamin eksikliği ve nörolojik problemler gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Çocuklarda unutkanlığın psikolojik veya psikiyatrik nedenleri düşünüldüğünde çocukluk çağı depresyonu, ergenlik, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olduğu bilinmektedir.çocuklarda unutkanlığın nedeni, çocuklarda unutkanlık nedenleri, çocuklar neden unutur

Unutkan çocuklar için ne yapılmalı?

Her çocuk unutkanlık yaşayabilir ama bu unutkanlığın sıklığı çok önemlidir. Aileler, çocuklarının yaşıtlarına göre daha unutkan olduğunu düşünüyorlarsa öncelikle bir çocuk doktoruna başvurmalıdırlar. Çocuk doktoru gerekli teknikleri ve testleri isteyecektir. Doktor gerekli görürse çocuk nöroloğuna yönlendirebilir. Tüm bu değerlendirmelerin yapıldığı ve sonuçların iyi olduğu görülmektedir. Bu duruma rağmen çocuğun unutkanlığının devam ettiği durumlarda ailelerin mutlaka bir çocuk ve ergen psikiyatristine veya bir çocuk ve ergen psikoloğuna başvurmaları gerekmektedir.

Çocuklarda unutkanlık tedavisi

Biyolojik sorunlar çözülmüş olsa da, aşırı unutkan olmayan çocukların unutkanlıklarının nedeninin psikolojik olduğu düşünülebilir. Unutkanlık tedavileri psikolojik nedenlerine göre sıralanmıştır:

Depresyon: Depresif ruh hali, düşük enerji, direnç, günlük aktivitelerini yapamama, öfke, kendine bakamama, zevk aldığı aktiviteleri yapamama, sosyal aktivitede azalma, unutkanlık ve işe yaramazlık olan çocuklar düşünülebilir. Böyle bir durum ortaya çıkarsa en kısa zamanda bir çocuk ve ergen psikiyatristi veya bir çocuk ve ergen psikoloğundan randevu almalısınız. Bu durumda bazı kriterlere göre çocuğa uygun bir tedavi planı hazırlanır.

Ergenlik: Bu dönem genellikle 11-12 yaş olmakla birlikte çocuğa göre değişir. Çoğu çocuk, bu ergenlik döneminde, arkadaşlarıyla kurdukları ilişkilere, aileleriyle olan ilişkilerden daha fazla değer verir. Aileler çoğu zaman onların söylediklerini dinlemezler, dikkat etmezler ve dikkat etmezler. Bu nedenle ailelerin çoğu zaman söylediklerini unuttukları görülmektedir. Ergenlik döneminde bu durumun belirli sınırlar içinde normal olduğu genel olarak kabul edilir ancak aile ilişkilerinde aşırı anlaşmazlıklar, anlaşmazlıklar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkarsa bir uzmana danışmalısınız.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), unutkanlığın nedenleri üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Konsantrasyon güçlüğü, okul mazeretleri, hızlı sinirlilik, unutkanlık, eşya kaybı, aşırı hareketlilik, dikkatsizlik hataları, sakarlık gibi belirtiler görüldüğünde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’ndan (DEHB) şüphelenilir. Bir çocukta unutkanlığa ek olarak bu belirtiler de görülüyorsa mutlaka bir çocuk ve ergen psikiyatristinden yardım alınması gerekir. Çocuk ve ergen psikiyatristi çocuğa uygun tedaviyi reçete edecektir.

Aileler unutkan çocuklara nasıl yardımcı olabilir?

Anne ve babalar, çocuklarının koşulsuz sevgisini ve koşulsuz kabulünü deneyimlemelidir. Çocuklarla ilişkilerinin temelinde güven olmalıdır. Çocuk depresyondaysa, yanında olduğunu göstermek, çocuğu olduğu gibi hissettirmek, ne kadar değerli olduğunu söylemek gibi yöntemler çocuklara yardımcı olabilir. Ergen çocuklar için kurallar belirlenmeli ve ortak anlaşmalar yapılmalıdır. Kurallara uyulmaması durumunda çocuğun üstleneceği sorumluluklar bile önceden belirlenmelidir. Aileler, ergenlik çağındaki çocukların da şefkate ihtiyaç duyduğunun ve anne-baba ile çocuklar arasında şefkatli bir ilişkinin sağlıklı olamayacağının bilincinde olmalıdır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için tedavinin yanı sıra spor ve tiyatro sanatlarına yönlendirme de destekleyici yöntemlerden biridir.

Anne Sütünün Harika Yönleri

Anne sütü harika bir yaşam armağanıdır. Bir çocuğun büyümesi ve gelişmesi için gerekli tüm besinleri ve vücudun su dengesini korumak için gereken sıvıyı içerir. Öte yandan içerdiği antikorlar ve hücreler sayesinde enfeksiyonlara ve alerjenlere karşı koruma sağlar.anne sütü, anne sütünün önemi nedir, anne sütü faydaları

Boy, çocuğun yaşına ve genetik potansiyeline uygun olarak boy ve kilo artışı, gelişim ise dil, ince, kaba motor beceriler ve iletişim becerilerinin kazanılması olarak tanımlanabilir. Emzirmek anne ve bebek arasındaki bağı güçlendirir ve her ikisi için de faydalıdır ve hatta gereklidir. Anne sütü canlı bir besindir, bebeğin yaşına ve durumuna göre değişir. İçeriği, bebeğin ihtiyaçlarına bağlı olarak, gün içinde aynı annede, emzirmenin başlangıcı ile bitişi arasında anneden diğerine değişir. Her anne bebeği için buna uygun bir mucize yaratır. Anne sütü sadece bebeğin sağlığını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda yetişkin yaşamını da etkiler ve uzun vadede bazı hastalıklardan korur, annenin zihinsel ve fiziksel iyiliğine katkıda bulunur.

Uygun büyüme ve gelişmeyi sağlamak için Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Acil Durum Fonu (UNICEF) ve Amerikan Pediatri Derneği, bebeklerin ilk 6 ay ve ardından 2 aya kadar anne sütü ile beslenmesini önermektedir. uygun tamamlayıcı gıdalarla yıllarca Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de en temel hak emzirme hakkı olarak tanımlanmaktadır.

UNICEF’e göre, gelişmekte olan ülkelerde 6 aylıktan küçük çocukların sadece 9’u sadece anne sütü ile besleniyor. İlk 6 ay sadece anne sütü ile beslenme, yaygın çocukluk hastalıklarından ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölümleri önler. Bu nedenle emzirmenin önemi sık sık vurgulanmalı ve emzirme yaygınlaştırılmalıdır. Bebek emzirme küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.

Spor Çocuklar İçin Başarının Anahtarı

Sporun insan yaşamındaki önemini her gün daha iyi anlıyorlar. Bilgisayarların ve televizyonun hayatımıza girmesiyle çocuklar, spordan uzak, hareketsiz bir yaşam tarzı sürmeye başladı.sporun çocuklara faydaları, spor yapmanın faydaları, çocuklar ve spor

Sporun çocuk için faydaları

Spor, sadece büyüyen bir çocuğun fiziksel gelişimine değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal gelişime de katkıda bulunur. Bireysel Sporlar; Özgüven ve sorumluluk gelişimini destekleyen takım sporları; Ekip olarak hareket ederek birbirleriyle paylaşma, birbirlerine yardım etme ve ekipten bir adım önde olma isteklerini kontrol etme becerilerini geliştirir. Spor yapan bir çocuk zamanını iyi kullanmayı öğrendiğinde, okuldaki başarı da beraberinde gelir. Düzenli fiziksel aktivite ile çocuğun gücü ve dayanıklılığı artar, kemik gelişimi olumlu etkilenir ve kilo kontrolü sağlanır. Spor, hareketsizlik ve aşırı kilo nedeniyle yetişkinlikte gelişebilecek kalp hastalığı, diyabet ve diğer sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olabilir. Spor yapmaya başlamadan önce çocuğunuzun spor yapmasını engelleyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığını değerlendirmelisiniz. Bir çocuk için ne tür bir sporun uygun olduğuna çocuğun yaşı, anatomik ve fonksiyonel yapısı ve gücü dikkate alınarak karar verilir.

Hangi yaşta hangi spor?

5-7 yaş arası çocuklar, erken çocukluk döneminde olağan egzersizler yerine büyük kas gruplarını içeren ve koşma, atlama, zıplama, yüzme gibi tüm vücut hareketlerini içeren aktivitelere öncelik vermelidir. Yaratıcılık ve keşif, basit figürler kullanarak oyun, dans ve folklor geliştirmeye teşvik edilmelidir. Bu yaş grubundaki çocuklar daha bireyseldir, bu nedenle bireysel derslere verilmelidir. Orta çocukluk döneminde, yani 8-9 yaş, yukarıdaki aktivitelere ek olarak, bisiklet, takım sporları, antrenman aktiviteleri. Karmaşık figürlerle temel spor hareketleri, danslar ve folklor ile başlayabilirsiniz. Bu yaş döneminde grup aktivitelerine odaklanabilirsiniz. Takım çalışması ve liderlik, kişisel disiplini geliştirmek için çok önemlidir. Her çocuğa liderlik etme fırsatı verilmelidir. 10 yıl sonra, yarışma tarzı bireysel ve takım sporları ve grup aktivitelerine odaklanmalıdır. Hem kişisel hem de takım sporlarında rekabetçi bir organizasyon oluşturulabilir. Spesifik sporlar için uygun yaş kategorileri: jimnastik, futbol, ​​basketbol, ​​voleybol, atletizm, tenis, 9-11 yaşında kayak, 12 yaşında, bisiklete binme, 14 yaşında, halter için 15-16 yaşında ve 17 yaşında boks için …

Ailelerin sorumlulukları nelerdir?

Spor yaparak çocuğunuza örnek olun.

Okulda veya okul dışında aile faaliyetlerine katılın.

Çocuğu cesaretlendirin, rehberlik edin, ama onu ezmeyin.

Çocuğunuzu yapıcı eleştirilerle destekleyin.

Çocuğunuzun fiziksel yeteneklerinin ve yeteneklerinin ötesine geçen hedefler belirlemek, spor yapmaktan kaçınmalarına neden olabilir.

Çocukların anatomik, fizyolojik ve psikolojik gelişimi devam ettiği için egzersiz programları oluştururken dikkatli olunmalıdır. Çocuk güvenliği her zaman önce gelir. Çocuklarda; Aşırı egzersiz veya yaralanma nedeniyle büyüme plakasının aşırı kullanımından ve yaralanmasından yüksek yaralanma riski vardır. Çocuğun toleransını ve becerilerini artırmak için yeni faaliyetlere düşük yoğunlukta başlanmalı ve kademeli olarak artırılmalıdır. Termoregülasyon sistemi dediğimiz vücut ısısı düzenleme sistemi çocuklarda tam olarak gelişmediği için spor sırasında çok sıcak ve soğuk koşullarda vücuda uyum sağlamak zor olabilir. Bu nedenle, uygun giysi ve yeterli sıvı gereklidir. Hayata hazırlanan çocukların ilk gördükleri ve örnek aldıkları kalıplar ebeveynleridir. Ebeveynler sporla iç içe sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürebilir ve bunu bir aile sosyal aktivitesine dönüştürebilirse, çocuklar bu alışkanlığı yetişkinliğe ve çocuklarına taşıyabilir.

Çocuklarda Kalp Hastalıkları ve Ailelerin Rolü

Ailelerin fark ettiği belirtiler nelerdir?

Bir çocuğun kalp hastalığı ciddi kalp sorunlarına neden olmuyorsa aileler bunu fark etmeyebilir. Bu çocuklarda iskemik kalp hastalığı teşhisi, şüphelenilmesi durumunda ilgili hekim tarafından sevk edilen bir pediatrik kardiyolog tarafından muayene edildikten sonra yapılır. Bir çocuğun kalp hastalığı, kalp işlevine müdahale ederse, ebeveynler çocukta bazı bulgular fark edebilir. Bunlar hızlı ve yorucu nefes alma, emerken yorgunluk, terleme, bayılma, morarma ve karın ve göğüste aşırı nefes almayı içerir.

olabilir. Aslında bu tablo ebeveynler için çok önemli bir uyarıdır. Bu semptomlardan herhangi birini bulursanız, hemen doktorunuza görünmelisiniz.çocuk kalp hastalıkları, çocuk kalp hastalıklarında tedavi, kalp hastalığı olan çocukların tedavisi

Kalpteki Delikler Zamanla Kapanabilir Mi?

Kalp odalarındaki her delikten bahsedemesek de bazı delikler zamanla kapanabilir. Örneğin, kalbin alt odaları arasındaki küçük açıklıkların neredeyse yarısı yaşamın ilk yılında kendiliğinden kapanabilir. Yenidoğan döneminde ve çocukluk döneminde sorun yaratan kalpteki delikler, kalbe giren ve çıkan ters vasküler yapılardır. Kapak yokluğunda veya yokluğunda hastalığın kendiliğinden iyileşmesi imkansızdır.

Çocuklar Nasıl Beslenmeli?

Yetişkinlerde koroner arter hastalığını önlemek için her anne ve babanın çocuklarının beslenme ve yaşam tarzına erken yaşlardan itibaren dikkat etmesi önemlidir. Damak tadımızı belirleyen en önemli faktör aslında annelerimizdir. Hepimiz annemizin yemeğinin tadı başka hiçbir yerde olmadığını söylüyoruz. Bu nedenle annelerin bebeklerini ne besleyeceklerine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Aşırı kalori, yağlı ve doğal olmayan besinler yaşlılarda erken sorunlara neden olabilir. Bu nedenle Akdeniz diyeti ile çocukların zevkinin temelleri erken yaşlardan itibaren atılmalı ve böylece yaşlılıkta ortaya çıkabilecek koroner kalp hastalıklarından korunma sağlanmalıdır.

Spor yapabilirler mi?

Koroner arter hastalığı teşhisi konan çocuklarda babaların ve annelerin en çok ilgilendikleri sorulardan biri de şu: “Çocuğum gelecekteki yaşamında spor yapabilecek mi?” Bu sorunun cevabı büyük olasılıkla olumludur. Bu nedenle ailelerin genellikle endişelenecek bir şeyleri yoktur. Doğuştan kalp hastalığı olan çocuklarda aileler, doğal koruyucu refleksler ve içgüdüler kullanarak çocuklarının egzersiz yapmasını engelleyebilir. Ancak bu çocuklar herkes gibi spor yapabilirler. Bazıları (sadece küçük ve sorunsuz bir deliği olanlar) profesyonel sporcular bile olabilir. Koroner arter hastalığı olan çocuklarda sporun tamamen yasak olduğu durumların son derece nadir olduğunu söyleyebiliriz. Bazı durumlarda, çocuğun kalp hastalığının türüne ve ciddiyetine bağlı olarak, pediatrik kardiyologların çocuğun nasıl ve hangi sporu yapabileceğine bazı muayenelerden sonra karar vermesi en iyisidir.

Annenizi Mutlu Etmenin Yolları

Kadınlara verilen sosyal kimliklerden belki de en kutsal olanı “Anne” dir. Neden kutsal kabul edildiğini, neden bu kadar kutsandığını bilmesem de, bu nimet bana bunun çocuk yetiştirmenin ve yetiştirmenin zorlukları, ertelemeye karşı isteksizlik ve fedakarlık ile ilgili olması gerektiğini düşündürüyor. Aniden gülümseyen ve “bu, çocuğu büyütenin aslında anne olduğu anlamına gelir” gerçeğiyle yüzleşenlerden biri oldum … Ancak anne önce küçük bir kız, sonra genç bir kız, kadın, kız kardeş, kız kardeş, eş ve anne. Ve anne olduktan sonra ortaya çıkan birkaç ikincil kimlik daha var.anneler günü, anneleri mutlu etme, anne çocuk bağı

Bunlar biyolojik bir olayla başlayan annenin yavrularını korumak, beslemek ve korumak gibi biyolojik varlığımızla ilgili sorumluluklardır. Elbette doğum yapmayan kadınlar tüm bunları yaparak anne olabilirler. Sosyal açıdan bakıldığında, annenin kişiliğine ilişkin görev ve sorumluluk kitapları vardır; ihtiyaçlar, zorunluluklar, olmazsa olmazlar, olması daha iyi. Kendi anne modellerimiz var, anne oluyoruz, bildiğimiz gibi eşlerimizin tanıdığımız anneler olmasını istiyoruz, iyi anne olabilecek kadınlarla evlendiğimizi düşünürken aslında kadın zaten bir erkeği seçti. iyi bir baba olabilir. Bazılarımız 14’ünde, bazıları 42’sinde anne oluruz. Hayatımızın bir parçasını kendi kanımızdan alıp dünyayı onun etrafında çeviririz. Aslında, varoluşumuzun yapmamızı söylediği şeyi yapıyoruz: değer verin, koruyun, endişelenin, değer verin ve bırakın. Sigarayı bırakamayan anneler çok farklıdır.

Yapamayız, yapamayız. Hatta eşlerimizin annesi bile oluyoruz, onları besliyoruz, endişeleniyor, önlerinde üşüdüklerini hissediyor ve “Onlara hırka al” diyoruz. “Senin için en sevdiğin yemeği hazırladım” diyor ve sevgili kocamızdan bir şükran öpücüğü bekliyoruz. “Gömlekleriniz ütülendi ve asıldı aşkım” diyoruz, annem bana neden aşkımı söyledi? Her yerde geride duran, koruyan, bakan, besleyen, içen, bekleyen, endişelenen, uyanık kalan, hasta görünen anne oluruz … Kadın kimliğimizi yok ederiz. Eşimizin kimliğini görmezden geliriz. Doktora gittiğimizde son noktaya “Sıcaklığımız 39’un altına düşmüyor” diyoruz. Yılın 365 günü anne olduğumuzu unutuyoruz ve yılın bir günü Anneler Günü’nün tadını çıkarıyoruz, diyoruz ki: “Demir almasaydı güzel olurdu, ama düşünmesi gerekiyor.”

Anneler Günü, anneler ve çocukları arasında yapılır. Anneler Günü, karşılıklı sevgi ve ilginin paylaşıldığı, çocukların tartışmaya açık nitelik ve niceliğinin kutlandığı bir bayramdır. Anne olmayan bir kadının aşağılık kabul edildiği ve kalıba dökülen günümüz toplumlarında annenizi hatırlamak ve onu mutlu etmek istiyorsanız şu önerileri değerlendirebilirsiniz:

Herkes anneleri ve / veya anne olarak koyduğu kişi için Anneler Günü’nü kutluyor.

Çocuğunuz küçükse çocuğunuzu Anneler Günü’nü kutlamaya davet ederek eşinize küçük sürprizler hazırlayabilirsiniz.

Anneye 365 günlük “annelik” süresince kullanabileceği eşyaları vermek yerine, kendisini özel hissettirecek hediyeler almayı tercih edin.

Kırık bir elektrikli süpürgeyi değiştirmek için Anneler Günü’nü kullanmayın.

Eşinizle olan sohbetlerinizi, birimizin önce gideceği Anneler Günü’nde saklayın, diğer günlerde, çünkü her anne sabahın ilk ışınları ile çağrılmayı ve kutlanmayı bekler, çay zaten hazırdır.

Anneler Günü’nde kolaylıkla yapabilseniz bile, annenizin sizin için yaptığı küçük şeyleri düşünün.

Ve büyük düşün …

Karıma tek taşlı bir yüzük alıyorum, bu yüzden annemi kıskanmayın ve görülemeyecek kadar küçük bir pırlantalı Anneler Günü kolyesi almaya çalışmayın. Anne ve eşleri aynı kategoriye koymayın!

Annen için alacağın en güzel hediye, seni gözlerinde yaşlarla 3 saniyede kucaklayacak bir hediyeydi.

Çocuklarda Ağrılar İle İlaçsız Başetme

Büyüyen çocuklar kendilerini günlük yaşamda karşılaştıkları acılardan korumak için etkili yollar geliştirebilirler. Tekrarlayan ve kronik ağrının yaşam boyu sürecek fizyolojik ve psikolojik sorunlara yol açabileceğini iddia eden Anadolu Sağlık Merkezi’nin çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları Dr. Ebru Gezer ve Dr. Ayşe Sokullu, “Bu nedenle, ağrı değerlendirmesinde ilk adım, altta yatan sorunu tam olarak belirlemek ve düzeltmektir.” Dedi.çocuk ağrıları, çocukluk çağı ağrıları, çocukluk çağı hastalıklarını geçirme yolları

Geceleri büyüme ağrıları görülür

Geceleri özellikle 3-10 yaşları arasında büyüyen ağrıların görüldüğünü belirten Dr. Ebru Gezer ve Dr. Ayşe Sokullu, “Çocukların günlük aktivitelerinde herhangi bir rahatsızlık yok, akşam ve gece başlayan, genellikle diz ve ayak bileği arasında başlayan ve masajın yardımcı olduğu ağrıdır. Ertesi gün aktiviteler her zamanki gibi devam ediyor. Bu, hızlı büyüme ve aşırı aktif aktivite dönemlerinde ortaya çıkar. En sık görülen ağrılar çocuğun yaşı ve gelişimi ile orantılıdır; bunlar tekrarlayan karın ağrıları, baş ağrıları ve uzuvlardaki ağrılardır ”dedi.

Büyüme ağrıları romatizmal ağrılarla karıştırılmamalıdır.

Büyüme ağrılarını romatizmal ağrılardan ayırmanın en önemli özelliğinin çocuğun aktivitelerinin devamlılığı olduğunu vurgulayan Dr. Ebru Gezer ve Dr. Ayşe Sokullu, “Ağrısı artan bir çocuk, ağrıya rağmen gün boyunca hareket kısıtlı değildir. Eklemler serbesttir, masaj gevşer. Öte yandan romatizmal ağrılarda eklemler veya uzuvlar çok ağrılıdır ve hareket kısıtlıdır. Dokunmak bile çok acı verici olabilir. Sabah sertliği romatizmal ağrıların karakteristiğidir. Çocuk hareket ettikçe açılabilir ”dedi. Dr.Ebru Gezer ve Dr. Ayşe Sokullu, çocuğun yaş grubuna ve ağrının nedenine göre ilaçsız ağrı kesici stratejileri şu şekilde sıraladı:

Emzik besleme ve ninni söyleme gibi sevişme, kundaklama ve sallama gibi duyusal teknikler, 0-12 aylık gaz, kolik ve diğer karın ağrıları için faydalıdır.

1 yaşın üzerindeki çocuklar, bedensel ağrı veya ağrılı prosedürler sırasında ebeveynlerinin yanında olmayı, dikkati farklı bir yöne yönlendiren oyuncaklar ve nesnelerle dikkatlerini dağıtmayı faydalı bulabilir.

Kendinizi en sevdiğiniz masal karakterleriyle özdeşleştirmeniz, ödülleri ve güven nesnelerini okul önünde kullanmakta fayda var.

Okul çağında işlem sırasında ön bilgilendirme, olumlu konuşma ve destek, nefes egzersizleri ve cesaretlendirme yöntemleri kullanılabilir.

Ergenlerde, prosedür veya tıbbi durum hakkında ve mümkünse yöntem seçimine katılma fırsatı hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi uygundur.

Çocukla işbirliği, sedasyon ve masaj, özellikle gaz, hazımsızlık, anksiyeteye bağlı ağrı ve büyüyen ağrılarda ilaçlardan daha etkili olabilir.

Çocuklar her yaşta ağrıya farklı tepki verirler.

Bebeklerde ve çocuklarda algılanan ağrı ve ağrıya tepki yaşa göre farklılık gösterir.

0 ila 3 aylık bebekler ağrıyı lokalize edemez ve bir refleks yanıtı verebilir.

3-6 aylık bebekler ağrıya üzüntü ve öfkeyle tepki verir.

6-18 ay sonra ağrı lokalize olur ve korku ortaya çıkar.

18-24 aylıkken bebekler ağrının ne olduğunu bilir ve bununla başa çıkmanın yollarını bulabilir.

Ağrıyı 24 ila 36. ayda tespit ederler ve bundan kaçınmak için adımlar atarlar.

Ağrıyı 36-60 ay sonra tanımlayıp değerlendirebilirler.

5-7 yaşlarında ağrının şiddetini etkisiz hale getirebilirler.

7-10 yaş arası bir çocuk bunun neden ve nasıl acıdığını anlayabilir.

11 yaşın üzerinde kalifikasyon bilgileri sağlarlar.

Hamilelik belirtisi nasıl belirlenir?

Düzenli bir adet takviminiz varsa ve olması gereken adetleriniz olmadıysa, hamilelik testi yapabilirsiniz. Menstrüasyonda gecikme, gebeliğin en kesin belirtilerinden biridir.

Genelde düzensiz adetleriniz varsa, önceki adet döneminizin tarihini hatırlamıyorsanız, geç kaldığınızdan çok emin olmayın. Bu durumlarda sık idrara çıkma, mide bulantısı veya göğüslerde hassasiyet olup olmadığına bakın.

Kişiden kişiye değişmekle birlikte aşağıdaki gebelik belirtileri görülebilir:hamilelik belirlenmesi, hamilelik belirtisi, hamilelik nasıl belli olur

Hassas göğüsler ve karıncalanma hissi

Regl döneminizden önce göğsünüzde hissettiğiniz daha fazla ağrı duyarsanız; bu hamile olduğunuzun bir işareti olabilir. Hamilelik hormonları memelerde kan akışını arttırır ve meme uçlarında karıncalanma hissi oluşabilir. Karıncalanma da hamileliğin ilk belirtilerinden biridir. Bazı kişiler döllenmeden sonraki ilk haftada bile bu hissi yaşayabilir ve bu his, hamilelik ilerledikçe daha da kötüleşebilir.

Hamileliğin 6. haftasında göğüsleriniz gittikçe daha hassas hale gelir. Göğüsleriniz şişecek ve genişleyecek. Mavimsi damarları fark edebilirsiniz. Hamilelikte hormonal değişikliklere alıştıktan sonra bu hassasiyet zamanla kaybolur.

Meme uçlarında koyulaşma

Meme hassasiyetine ek olarak uçlarda koyulaşma da fark edilebilir. Meme uçlarını çevreleyen yuvarlak alanlar (areolalar) genellikle hamileliğin 8. haftasından itibaren koyulaşabilir.

Bu alanlar döllenmeden birkaç hafta sonra genişleyebilir. Meme uçları sertleşebilir ve ayağa kalkabilir. Bu renk değişikliklerini cildinizde görebilirsiniz. Örneğin vajina ve vulva (bir kadının dış seks organı) çevresindeki cilt koyu mor-kırmızıya dönebilir; ama o kadar çok fark etmeyeceksiniz.

Sık idrara çıkma

Her zaman tuvalete gider misin? Hamileliğin erken döneminde (genellikle gebe kaldıktan iki ila üç hafta sonra), çok sık idrara çıkma dürtüsü yaşarsınız. Hormonlardaki değişiklikler ayrıca idrar miktarında artışa neden olur. Ayrıca gebelikte kan hacmi artar ve böbreklerin etkinliği artar. Böylece vücut toksinlerden daha hızlı temizlenir.

Sık idrara çıkmanızın bir başka nedeni de rahminizin genişleyip genişlemediğidir. Rahim mesaneye baskı yapar ve idrarın tutulduğu hacmi daraltır. İdrar yaparken ağrı ve yanma hissi yaşarsanız, bu bir idrar yolu enfeksiyonu olabilir.

Hafif kanama

Bazı kadınlarda hormon seviyelerinde artışla birlikte hafif vajinal kanama olabilir. İç çamaşırınızda açık pembe veya kahverengi görünen bu kanama ile birlikte hafif kramplar hissedebilirsiniz. Bu kanamaların gebeliğin erken döneminde meydana geldiğine inanılmaktadır.

Mide bulantısı

Hamileliğin ilk üç ayında sık bulantı ve kusma görülebilir. Bazı kadınlar üç ay sonra mide bulantısı yaşayabilir.

Zayıflık

Hamilelik sırasında her kadının yaşamadığı yorgunluk; Çoğu kadın genellikle erken evrelerde, genellikle günün erken saatlerinde kusar. Hamileliğin 4. haftasında ortaya çıkan yorgunluk genellikle 6. hafta civarında başlar.

Buna “sabah bulantısı” diyenler de var; ancak günün herhangi bir saatinde kusma veya uyuşukluk hissedebilirsiniz. Bu zayıflık kendini sadece kusmada göstermez. Kendinizi hasta hissedebilirsiniz.

Hamilelik hormonları sizi yorgun ve duygusal hale getirebilir. Elbette yorgunluk tek başına hamilelik belirtisi değildir; ama bu yaygın bir semptomdur. Bu yorgunluk sizi en çok gebeliğin 1. ve 2. trimesterinde (1. trimester ve 2. trimester) etkiler.

Şişme

Balon gibi mi hissediyorsun? Şişkinlik hissi hamileliğin çok erken dönemlerinde başlayabilir. Bu şişlikten hormonal değişiklikler sorumludur.

Artan vücut ısısı

Vücut ısınız hamilelik öncesi sıcaklığınızdan 1 derece daha yüksektir ve hamilelik sırasında yüksektir.

Koku hassasiyeti ve istek

Hamilelik sırasında yiyeceklere veya diğer kokulara aşırı duyarlı olabilirsiniz. En sevdiğiniz yemeğin kokusunu taşımayı bile bırakabilirsiniz. Hamilelik sırasında görülen semptomlardan biri aşermedir.

İstek söz konusu olduğunda, bazı yiyecekleri daha çok isteyebilir ve bazılarını istemeyebilirsiniz. Bazı kadınlarda adet döngüsü gecikmeden önce bile istek görülebilir. Bazı kadınların ağızlarında metalik bir tat olabilir.

Hamilelik testinin iki çizgisi varsa …

Yukarıda belirtilen semptomların tümü veya bir kısmı; hamileliğin heyecanı sizin için yeterli; ancak hamilelik testi hamilelik sırasında yine de kesin sonuç verir. Gecikmenin en azından ilk gününü bekleyebilir ve evde yapılan hamilelik testi ile güvenli bir sonuç alabilirsiniz.

Test şeridinde 2 renkli çizgi görüyorsanız, büyük olasılıkla hamilesinizdir. Muayene sonrasında yine en net sonucu verecek olan jinekologdur.

Emzirmenin Bebek ve Anne Yaşamındaki Önemi

Doğum olayı gerçekleştikten sonra, yeni bir canlı hayatınızın tam da ortasına birden bire giriverir. Ne olduğunu anlamadan onu sarıp, sarmalamaya çalışırsınız. Emzirme eylemi kendi kendine şekillenen ve öğrenilen bir hareket olarak ikinizin arasındaki bağın oluşmasına neden olur. Bu paylaşım yaşandığı andan itibaren artık o sizin, siz de onun vazgeçilmez bir parçası haline geliverirsiniz. Yaşadığınız o tarifsiz mutluluk ve kucağınızdaki bebeğinizin aciziyeti sizi çok farklı duyguları ardı ardın yaşamanıza neden olur. Tarifi mümkün olmayan bir mutluluğun içinde kendiniz bulursunuz. Yaşama sizinle bağlanan ve siz olmazsanız yaşamaya devam edemeyecek bir canlı artık sizin ayrılmayan bir parçanız olarak tüm hayatınızın içine yerleşmiştir bile.Emzirme,Anne bebek bağı,Emzirme ile oluşan bağ

Gülünce gülen, ağlayınca ağladığınız bir hayat, sizi anne olmanın farkına vardıracaktır. Onunla güzel anlar geçirmek ve yaptığı ilk şeylerin şahidi olabilmek de ayrı bir bağlılık oluşmasına neden olacaktır. Anne bebek bağı öyle gözle görülebilen bir bağ değildir. Yaşama sizin rahminizde başlayan o minik canlı, göbek kordonu sayesinde sizinle ilk tanışmasını yaşar. Her yaptığını hareketle, yediğiniz her yemekle ona sanki bir mesaj gönderirisiniz. Bebek anne karnında o bağı aslında kurmaya başlamıştır bile farkına varmadan. İlerleyen aylarda ta ki doğum olayı gerçekleşene kadar bu süreç pekişerek devam eder. Doğal bir olayın bu şekilde yaşanması iki taraf içinde bir ilktir.

Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra artık her şey nerdeyse onun istekleri doğrultusunda yaşanmaya başlar. Uyku ve dinlenme yetilerinizi bir süre rafa kaldırmak durumunda kalabilirsiniz. Ama onun sevgisi ve hayata tutunma arzusu sizi de ister istemez o motivasyona sokar. Emzirme ile oluşan bağ hiçbir cümle ile tarif edilemez. Bu duyguyu en iyi yaşayarak anlayabilirsiniz. Ama bebeğinizin mental ve algı eşiği emzirme eylemi esnasında şekillenir. İleriki yıllarda emzirme zekâ, tutma, kavrama ve anlama düzeyini belirleyecek süreci yaşamasını hızlandıracaktır. O yüzden emzirme hem beslenmesi ve büyümesinde, hem de zekâ ve motor hareketlerinin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Aranızdaki sevgi bağını mutlaka yaşayın.

Bebeklerin Ağlama Nedenleri

Bazen bebekler öyle ağlama krizine girerler ki anne ve babası ne yapacağını nasıl susturacağını şaşırır kalır. Özellikle yeni anne ve baba olmuş kişilerde bu diğer anne babaya göre çok daha fazladır. Bebekleri  bu denli ağlatan  durum nedir? neden bebekler sürekli ağlamak gereksimi duyarlar?  Aslına bakılırsa herkesin bildiği cevaptır bu. Çünkü bebekler konuşamadıkları için kendilerini bu şekilde anlatmaya çalışırlar yani bebek ağlaması aslında bebeklerin iletişim kurmasıdır.Bebek ağlaması,Bebeklerin ağlama nedeni,Bebekler neden ağlarBir isteği olduğu zaman karşısındaki anne ve babasına bunu anlatmaya çalışırlar onlar da bu durumu anlamayınca bebekler çok daha fazla sinirlenerek aşırı şekilde ağlamaya başlarlar. Sadece iletişim değil  ayni zamanda acıktıkları zamanlar, bezini doldurdukları zamanlar veya hasta oldukları zamanlarda bu ağlama nöbetlerine şahit olursunuz. Bir bebek eğer yorgunsa,karnı acıkmışsa ya da bir büyüğünün, bebeğe çok yaramaz olduğunu hissettirip sürekli bağırıyorsa bebekte fazla uyarıldığı için bu durumdan rahatsız olup ağlayabilir. Ayrıca bebekler şok durumlarına alışık olmadıkları için, aşırı soğuk veya sıcak, sert, rüzgarlı ortamlarda da da çok  ağlarlar.Bebek ağlaması,Bebeklerin ağlama nedeni,Bebekler neden ağlar O minicik bebeğiniz ” anne ben çok üşüdüm” diyemeyeceği için ağlayarak rahatsızlığını size aktarmaya çalışırlar.Bebeğinizin karnı tok, altı temiz hasta değil ise ve  hale ağlıyorsa;   bebeğiniz o  an için mutsuz ve kızgın olabilirler. Bunlar bebek ağlama nedenleri arasında en çok karşılaşılan sebeplerdir. Bunların dışında eğer bebeğiniz hiç susmadan belli saatler arasında ağlıyorsa muhtemelen koliktir.bebek ağlaması, bebekler neden ağlar, bebek ağlama nedenleri

Bebeğiniz ağlama nöbetine girdiği zaman siz olabildiğince sakin olmaya çalışın, evet zor sakin olmak fakat eğer sakin olmayı başarırsanız bebeğinizde kısa süre sonra susacaktır. Çünkü bebekler etrafında olup biten her şeyin farkındadırlar. Bebeğiniz  sizin panik halinizi görünce, daha da korkarak  şiddetlenen ağlama krizine girebilirler. Bireyler öncelikle ağlayan bebeğe ılımlı bir şekilde davranmalı ve onu hırpalamamalıdırlar. Altının temiz karnının da tok olduğundan eminseniz bebeğinizi kucağınıza alın ve ona kokunuzu hissettirin. Kendini güvende hisseden bebek susacaktır. Ayrıca anne karnında çeşitli seslere maruz kalan bebek kendini güvensiz ve çaresiz hissettiğinde de ağlarlar. Anne karnındaki seslere benzeyen sesler fön makinesi ve halı yıkama süpürgesidir. Bu elektronik aygıtları çalıştırdığınızda bebeğiniz susacaktır. Tüm bu bilgilerin dışında en etkili yöntemlerden biride annelik sezgileridir. Bu  içgüdüsel yöntem ile bebeğinizin en etkili susturma yöntemini bulabilirsiniz. Bebekler neden ağlar sorusunun cevabı aslında çok basittir. Çünkü onlar anne-babasını ve  büyüklerin şevkatli kollarına ihtiyaç duyarlar.

HAMİLELİK DEPRESYONU NASIL KOLAY ATLATILABİLİR?

Hamilelik depresyonu maalesef gebelik içerisindeki kadınların yaklaşık olarak üçte birinde görülebilen psikolojik rahatsızlıklar arasında yer almaktadır. Bu depresyonun görülmesinin sebepleri arasında gerek vücut kimyasında yaşanan değişimler gerekse de gelecek kaygısı oldukça büyük bir yer kaplamaktadır. Çocuk bakımı ile geleceğinin düşünülmesi ya da ailenin maddi ve manevi durumu doğumun nasıl olacağı kaygısı gibi pek çok kaygı tipi bakımından anne adaylarının psikolojik olarak zorlanmasına sebep olabiliyor ve hamilelik depresyonu nasıl atlatılır sorusunuz cevap arayan kadınların sayısı her geçen gün artış göstermektedir.hamile depresyonu, hamile depresyonunu atlatma, hamilelik depresyonu nedir

Elbette ki, duyulan bu kaygılar oldukça normal ve hatta gereklidir. Fakat bunların kontrol edilemez bir düzeye gelmeleri ve annenin hayat kalitesini düşürür olmalası üstesinden gelinmesi gereken bir problemlerdir. Aksi taktirde gerek annenin gerekse de bebeğin sağlığının risk altına girmesi de muhtemeldir. Fakat depresyon tedavisinde kullanılan pek çok ilacın gebelikte kullanımının mümkün olmaması onun tedavisini de biraz daha zor hale getirmektedir. Kendinizi keyifsiz ve ya negatif bir ruh hali içinde bulmaya başladıysanız kendinize zarar verme ya da intihar düşüncesi aklınızdan geçiyorsa, özellikle uyku düzeni sorunları ile eşinizle tartışmalar ve ya iştahsızlık gibi belirtiler gösteriyorsanız hamilelik depresyonu konusunda doktorunuza başvurmanız gerekmektedir. Gebelik depresyonuna karşı olarak en etkili tedavi yöntemleri arasında elbette uzman psikologlarla birlikte çalışmak bulunuyor. Sorunlarınızın üzerinden gelebilmeniz konusunda sizinle terapiler düzenleyecek olan psikologunuzun önerilerini dikkate almalısınız ve hem kendiniz hem de çocuğunuz için süreci sağlıklı bir şekilde atlatmanız gerekmektedir.

Bunun yanında balık ürünleri tüketmeniz mutluluk hormonu salgınızı arttırabilir ve günün bir iki saati güneş ışığını görerek duyularınızın aktive edilmesini sağlayabilirsiniz. Bunun yanında akapunktur yöntemlerinden de faydalanarak alternatif tıbbın çarelerinden faydalanılabilir. Ancak bu tedavilerden önce doktorunuzla görüşerek siz ve bebeğiniz için uygun olup olmadıklarını öğrenmeyi de unutulmamalıdır. Zira vücudunuzun bu tedavilere nasıl bir yanıt vereceği konusunda emin olmanız depresyon tedavisini kolaylaştırır. Tedavisi temel yöntemlerle gerçekleştirilemeyen depresyonları çözümü için gerek psikiyatrınızın gerekse de hamilelik sürecinde ise danışmanlığını aldığınız doktorunuzun ortak bir şekilde çalışması gerektiğini unutmayınız.