Emeklilik Ruhsal Bozukluğa Neden Olabilir

Emeklilik, insanların hayatındaki önemli dönüm noktalarından biridir. Yeni bir hayata ve yeni bir ritme uyum sağlamak bazen zihinsel sorunlara neden olabilir.

Emekliliğe alışmanızı engelleyen sebepler;

Bazı insanlar emekliliği yaşlı ve katlanılması zor buluyor. Ancak emeklilik sadece çalışma hayatında bir değişikliktir. Birçok kişi emekli olduktan sonra çalışmaya devam edebilir. Bazıları kendi özel çalışma alanlarını yaratırken bazıları aileleriyle vakit geçirmeyi tercih ediyor. Ancak emekliliği yaşlılık olarak değerlendirenler daha kolay demoralize oluyor ve depresyona giriyor.emeklilik ve ruhsal sorunlar, emeklilikte ortaya çıkabilen ruhsal sorunlar, emeklilik sorunları

Doğu toplumlarında komşuluk, aile ve dostluk bağları emeklilik sonrası yeni bir hayata uyum sağlanmasına katkı sağlar. Bu nedenle yalnızlığın ve bireyselliğin daha fazla olduğu Batı toplumlarında emeklilik daha zordur. Bu nedenle Batı toplumlarında emeklilik yaşı Doğu toplumlarına göre çok daha geç olmaktadır. Ekonomik faktörlerin yanı sıra bu kültürel faktörler de faktörlerdir.

Ataerkil bir toplumda çalışmak ve çalışmak bir güç göstergesidir. Bu nedenle emekliler güçsüz olduklarını ve güçlerini kaybettiklerini düşünebilirler. Bu zihinsel acıya giden yolu açar.

Yıllarca çalışan insanların emekli olduktan sonra yapacakları bir şeyin kalmadığına dair kötü bir his. Bir emeklinin hayatta hiçbir amacı veya hobisi yoksa, sorun başlar. Hedef eksikliği, emeklilik eksikliği insanı depresyona sokar.

En yaygın ruh sağlığı sorunları nelerdir?

Depresyon

Bu emeklilerde en sık görülen ruhsal bozukluktur. Kendini mutsuzluk, izolasyon, dikkat dağınıklığı, gerginlik, uykusuzluk ve yorgunluk şeklinde gösterir. Sinirlilik, depresyondaki emekliler arasında çok yaygındır. En kısa sürede tedavi olmak son derece önemlidir. Tedavi olmadan intihar riski yüksektir.

Yalnızlık ve gelecek korkusu

Emekli insanlar korku ve endişe ile doludur. İnsan yalnızlıktan ve ölümden korkabilir. Bu korkular bazı emeklilerde istenmeyen istenmeyen davranışlara yol açabilir. Yalnızlık korkusu bazen panik ataklarda kendini gösterir.

Ne yapılmalı?

Emeklilik sonrası sorunlar sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsaldır. Devletin bu konuda emekliliğe uyum konusunda bir çalışma yapması faydalı olacaktır. Ancak bireysel bir depresif durumda psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü emeklilik sonrası depresyon ve zihinsel sağlık sorunları Alzheimer ve diğer hastalıklara kapı açıyor.

Yılan İlaçlama Adına Bilgiler

Binlerce türü bulunan ve zehirli haşereler arasında yer alan yılanların bazı türleri, ölümcül düzeyde zehirli olduğu üzere; bazı türleri vücutta alerjik reaksiyonlara yol açmaktadır. Büyüklüğü 3 cm ile 10 metre arasında olan yılan, gelişmiş bir sindirim sistemine haizdir. Ancak gelişmiş bir diş yapısı bulunmayan bu canlılar, avını boğduktan sonra, bütün şekilde yutar. Sindirim ise, gelişmiş midede aşamalı olarak gerçekleşir. Dünyanın en büyük yılanı suda ve karada yaşayabilen anakondadır. Ülkemizde de birçok bölgede görülebilen ve yaşamsal tehlikeye neden olabilen bu canlıların sık görüldüğü alanlarda yılan ilaçlama yaptırmak gereklidir. Tarla ve bahçe gibi yeşilliklerin yoğun folduğu alanlarda çok sık görülen yılanlar, bilhassa üreme mevsiminde, çok sık görülmeye ve avlanmaya başlar.

Yılan türleri arasında farklı zehirlilik derecesine sahip olanları bulunmakla birlikte, bu canlıların tümü zehirlidir. Dilinde bulunan zehir ile hayvan ve insanları öldürebilen yılanlar, avını boğarak öldürdüğü gibi, zehrini bir koruma mekanizması olarak kullanır. Toprak altında ya da ağaç kenarları gibi gizli alanlarda yuva yapabilen bu canlılar ev, fabrika, çiftlik gibi kapalı alanlara da giriş yapabilmektedir. Denize yakın olan alanlar ile ağaçlık alanların sık olduğu yerlerde sıklıkla görülebilen bu canlılar iç mekanlara girerek hayati tehlikeye neden olabilmektedir. Bu canlıların sık görüldüğü alanlarda düzenli olarak yılan ilaçlaması yapılması şart olduğu gibi; dış mekanlar için yapılan uygulamalar da son derece önemlidir.

Sıvı ilaçlar kadar toz yılan ilaçları da sıklıkla kullanılarak, bu canlılar ile mücadele edilebilir. Yılandan kurtulmak için yapılan uygulamalarda bireysel yöntemlere kesinlikle başvurmamak gerektiği gibi profesyonel olarak hizmet veren firmalardan yardım almak şarttır. Kaliteli ve etkili yılan ilacı kullanılarak yapılması gereken işlemlerde, basit yöntemlere başvurmak yılan sokması gibi durumlara neden olabileceği gibi ölüme yol açabilecek sonuçlar doğurabilir. Anakonda, piton, kobra gibi çok zehirli türü bulunan bu canlıların, ölüme neden olmayacak olan zehirsiz yılan türleri de bulunmaktadır. Özellikle kapalı alanlarda korku yaratan yılanlar ezilerek öldürülmemeli ve bu canlılara rastlanması durumunda profesyonel ilaçlama firmaları tarafından hizmet alınmalıdır.

Güneş Işınlarının Zararları ile Korunma Yolları

Malum yaz ayları yaklaşıyor ve güneş kendini hissettirmeye başladı. Hal böyle olunca da güneş ışınlarının zararları yine akıllara geliyor ve insanlar güneş ışınlarından korunmanın yollarını aramaya başlanılmalı.

Güneş Işınlarının Zararları Neler?

Kısa vadede bizi iyi hissettiren bronzluk uzun vadede güneş ışınlarının bizi olumsuz yönde etkilemesine sebep olur. Güneş ışınlarının zararları deyince ilk akla gelen kırışıklıklar ve yaşlılık lekeleri oluyor. Öyle ki, kendini güneşten korumuş 40 yaşındaki bir kadının cildi 30 yaşında gibi görünebilirsiniz. Bununla beraber güneş ışınlarının zararları akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılıyor. Akut zararlar güneş yanıkları, bronzlaşma gibi kısa süreli ve geri döndürülebilirken; kronik zararlar daha ciddi ve ya hatta bazen hayatı tehdit edici olabilir. Kronik zararlar arasında bağışıklık sisteminin baskılanması, cildin erken yaşlanması, gözlerin zarar görmesi ve cilt kanseri yer alır.güneş ışınlarından korunma, güneş ışınlarının etkileri, güneş ışınlarının etkilerinden korunma

Güneş Işınlarından Korunma Yolları

  • Güneş ışınlarının etkili ve fazla zararlı olduğu saatlerde güneşe maruz kalmaktan kaçının. Eğer imkanınız varsa 10:00-16:00 arası ve ya en azından güneşin en zararlı olduğu 11:00-13:00 saatleri arasında güneşe maruz kalmamanız gerekiyor.
  • Hafif ile bol, güneş ışınlarının geçirgenliğini en aza indirgeyen giysiler tercih edilmelisiniz.
  • Geniş kenarlı şapkalar kullanın.
  • Cilt yapısına uygun güneş kremleri kullanılmalı fakat bu kremlerinin yalnızca filtre görevi gördüğü ve tüm UV ışınlarını bloke etmediği unutulmaması gerekir. Ayrıca güneş kremleri gün içerisinde belirli aralıklarla tazeleyiniz.
  • Solaryuma girmekten kaçının. Çünkü bilinenin aksine solaryumda yer alan UV ışınları zararsız değildirler. Solaryumlarda kullanılan ışıklar genellikle gerek UVA gerekse de UVB ışınları yaymakta, bu da uzun vadeli cilt problemlerine ve cilt kanserine neden olabilir. Pek çok cilt doktoru ve sağlık kuruluşu solaryumu önermiyor.
  • Kaliteli camlara sahip olan güneş gözlükleri kullanılanın. Bu gözlükler hem gözlerinizin çevresini hem de gözlerinizi güneşin zararlı ışınlarına karşı koruma sağlayacaktır.
  • Çocuklar bu konuda daha hassas olduğu için onlara daha fazla ilgi gösterilmesi gerekir. Çocuklar dışarıda oynadığı ve ya tehlikelerden haberdar olmadığı için burada görev ailelere düşüyor. 6 aydan küçük bebekler ise direkt güneş ışığından uzak tutulmalı, şapkalar ve ya giysilerle güneşten korunmalısınız.

Isıtılan sütün yüzeyinde ki tabaka nasıl engellenir?

Süt her ne kadar bir çocuk içeceği gibi dursa da tükettiğimiz kahve benzeri ürünlerin tümünde kullanılan bir üründür. Bu sebep ile çocuklar da yetişkinler de süt tüketiminde bulunurlar. Ancak bu iki neslinde tek bir ortak yanı vardır. Sütün üzerinde bulunan yağ tabakası ya da diğer bir deyişle protein tabakası. Bu tabakanın engellenmesi çok önemli bir konudur. Çünkü her hangi bir içecek içerken insanın ağzına gelmesi bazen mide bulandırıcı olabiliyor. Peki nasıl olurda süt kaynarken bu tabakayı engelleyebiliriz? Öncelikle evinizde bir kahve makinesi var ise bu kahve makinesinin bir buhar çubuğu var ise sütünüzü bu çubuk yardımı ile ısıtmanız, hem daha hızlı ısınmasını sağlar hem de üzerinde bir tabakanın oluşmasını engeller. Ancak herkesin evinde böyle lüks makineler yoktur. Bu sebep ile sizler diğer bir yöntem olan, sütünüzü cezveye koyduğunuz da üzerine bir miktar su ekleyebilirsiniz.sütün kaymak tutması, sütün kaymak tutması nasıl engellenir, sütün içindeki tabaka nasıl yok edilirBu su ekleme işlemi sütün biraz incelmesine sebep olur ancak üzerinde oluşacak olan yağ tabakasının da neredeyse tamamen yok olmasını sağlar. Bu durum bazı insanların sütten tat alamamasına sebep olur. Ancak şunu bilmeniz gereklidir ki soğuk süte sokulan sıcak buhar çubuğu da sütün sulanmasına sebep olur. Çünkü buhar çubuğunun süte üflemiş olduğu buhar sıcak buhardır. Soğuk süt ile sıcak buhar anlık tepkileşeme girdiklerinde ise sıcak su buharı bir anda kendini suya dönüştürür. Eğer süte su atmak istemiyorsanız ve sütün tadının sabit, yoğun kalmasını istiyorsanız öncelikle sütü kaynatmak için ocağa koyduğunuz andan itibaren çok yavaş bir şekilde karıştırmanız gereklidir. Bu yavaş karıştırma işlemi sütün çok hızlı bir şekilde kaynamasını engeller ve özellikle sütün üzerinde oluşacak olan protein tabasının oluşmasını engeller. İsterseniz biraz daha hızlı karıştırma işlemi yapabilir ve bu hızlı karıştırma işlemi sonucunda bir miktar köpük bile elde etmeniz mümkün olacaktır. Son dönemlerde ülkemiz içerisinde hızlı bir şekilde gelişen kahve kültürü, insanlarımızın yoğun bir şekilde süt tüketmesine sebep olduğu için sizlere böyle bir makale yazmak istedik.