ABD’de, belirli bir dönem boyunca, bu tarz kuşkular yüzünden, protezlerin yerleştirilmesinden yalnızca meme kanseri vakıasından sonra yararlanılıyordu. Ne var ki, geçtiğimiz 10 yıllık dönemde gerçekleştirilen klinik araştırmalar, bu türden kaygıların bilimsel hiçbir gerekçeye yaslanmadığını, protezlerin ne kansere ne de başka türden rahatsızlıklar ile alakası olmadığını açığa çıkarmıştır. ABD, bu bilgi ışığında, silikon protezlerden estetik cerrahi alanında faydalanılmasına müsaade etti.
Bütün cerrahi girişimler birtakım riskleri bünyesinde barındırmaktadır ve bunlardan en fazla görünenleri “kanama”, “enfeksiyon kapma” ve “yaraların geç iyileşmesi” sorunlarıdır. Ayrıyeten, anestezinin de kendi çapında muhtelif yan etkilere (“komplikasyonlar”) sahip olduğunu belirtmek gerekir. Zaman geçtikçe protezde aşınma meydana gelir, bu yüzden deformasyon kaçınılmazdır ve “kapsül kontraksiyonu” (sertleşme) adı verilen hadise gün yüzüne çıkar.
Bütün bunlardan öte, biraz önce de değindiğimiz gibi, protezler nedeni ile kanser ya da başka bir hastalık ile tanışmanız mevzu bahis olamaz. Her türden riskin ve yan etkinin minimize edilmesi adına operasyondan evvel icra edilmesi elzem olan tetkikler yapılmaktadır ve hastalar belirli tıbbi protokoller dairesinde tedaviden geçmektedir. Yine de, tümden ihtiyatlı tavırlar ile davranılsa da, hesap edilmesi mümkün olmayan türlü çeşitli istenmeyen etkilerin gün yüzüne çıkmasının her cerrahi girişimin özünde olduğunu kabul etmek gerekir.